Ömrümden Beş Sene

“Tekrardan ne zaman sessiz ve huzurlu bir gece geçireceğim? Muhtemelen mezara gireceğim, ebedî uykuyu tadacağım zamana kadar geçiremeyeceğim! İnsanın korkaklığını ve kötücüllüğünü kafaya takmamak ne de güzel olacak.”

Vatan hainliği ile suçlanan, tarihin en önemli davalarından birinin sanığı Alfred Dreyfus’ün, beş yıllık esareti, çektiği fiziksel ve manevi işkenceler günlüğüne acı bir şekilde yansımış; karısıyla mektuplaşmalarında giderek azalan umudu, kimi zaman geçirdiği öfke nöbetleri, kimi zamansa sevgiye tutunup ayakta kalma çabası sözcüklerin ardına gizlenmiştir.

“Gördüklerimi ve duyduklarımı unutalı, her gün ne çektiğimi unutalı, huzuru mezarda aramayı bırakalı uzun zaman oluyor.”

Büyük yazar Émile Zola da, 1898 yılında L’Aurore gazetesinde J’accuse başlığıyla cumhurbaşkanına hitaben yayımladığı açık mektubunda Dreyfus Olayı’nı ele almış ve Alfred Dreyfus’e yapılan haksızlığın karşısında durmuştur. J’accuse ile birlikte Fransız toplumunu aşarak pek çok toplumda yankı uyandıran Dreyfus Davası’nın sanığı Alfred Dreyfus’ün esaret günlerini anlatan Ömrümden Beş Sene’yi, Fransızca aslından çevirisiyle sunuyoruz.

“Yaşasın hakikat!”

yazar

Alfred Dreyfus

Alfred Dreyfus (9 Ekim 1859; 12 Temmuz 1935), Yahudi kökenli Fransız subayı. 1894’te orduya ihanet ettiği ileri sürülüp mahkûm edildi. Albay Sandherr tarafından ordu personeli arasında Almanlar için casusluk yapan biri olduğu düşünülen Dreyfus’ün tutuklanmasına karar verildi. Fransız Guyanası’nda sürgün cezası verilen Dreyfus’un suçsuz olduğu anlaşılınca Cumhurbaşkanı Émile Loubet özür dileyip onu serbest bıraktı ve hapisten çıktı. Davasına dahil olan Emile Zola’nın, Dreyfus’ün aklanmasındaki etkisi büyüktür. Dreyfus bütün bu yaşadıklarından sonra beş yıllık esaretini anılarını ve mektuplarını kitaplaştırmıştır.